Portobello Cadısı Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Portobello Cadısı'nın Fotoğrafı

Kitap Portobello Cadısı
Yazarı Paulo Coelho
Türü Romanlar
Kategoriler En Çok Okunanlar
Kitap Önerileri
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 2006

Paulo Coelho tarafından 2006 yılında kaleme alınmış olan Portobello Cadısı kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Portobello Cadısı pdf, Portobello Cadısı konusu, Portobello Cadısı karakterleri, Portobello Cadısı yorumları, Portobello Cadısı açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Portobello Cadısı – Paulo Coelho


Portobello Cadısı Kitabının Karakterleri

Şirin Halil – Athena: Üstün özelliklere sahip olan bir kadındır.

Lukas: Athena ile evlenen ama ilgi göremediği için boşanan kocasıdır.

Viorel: Lukas ve Athena’nın çocuğudur.


Portobello Cadısı Kitabının Konusu

Portobello Cadısı, üstün özelliklerle donatılmış bir kadının, Athena’nın zor yaşamını anlatır.


Portobello Cadısı Kitabının Özeti

Gerçek adı Şirin Halil olan Athena, henüz üç aylıkken Transilvanya’da bir yetimhaneden evlat edinilmiş bir kızdır. Bükreşli anne babası ona asla kendi kızları olmadığını hissettirmezler ve onu sevgiyle büyüttüler. Ancak bir süre sonra Lübnan’da iç savaş çıktı ve aile Londra’ya taşınmak zorunda kalır. Athena, küçüklüğünden beri doğaüstü tanrısal varlıklarla dans ederek iletişim kurduğunu söyler. İçindeki bu gizli gücü büyütmüş ve dansta kendini çok geliştirmiştir. Üniversiteye başladığı yıl kendisine bir görev verildiğini, evlenip anne olması gerektiğini söylemeye başlar. Üniversitede Lukas Jessen-Petersen adında genç bir adamla tanışır. Genç adam kendine âşık olur. Kendisine verilen görevi de anlatır. Genç adam tereddüt etse de ona olan aşkı her şeyi kabul etmesine neden olur. Hemen evlenirler. Ancak küçük yaşta bir oğlu olan Athena, tüm sevgisini ve ilgisini oğlu Viorel’e vermeye başlamış ve kocasına olan ilgisini kaybetmiştir. Lukas kendini kullanılmış hisseder ve boşanır.

Boşanmalarının ardından Athena ve Viorel bir apartmanın çatı katına taşınır. Babasının bir tanıdığı sayesinde bir bankada iş bulur. Ancak Viorel, evin sahibi olan yaşlı adamın evinden gece geç saatlere kadar gelen yüksek sesli müzikten korkar. Bir akşam Viorel’i kollarına alan Athena, ev sahibinin kapısını çalar ve şikâyetini dile getirir. Adam onu içeri davet eder. İçeride bir grup insan var ve sanki bir ritüelin ortasındalar. Bir Orta Asya müziği eşliğinde dans ederler. Athena ses çıkarmadan olayları izlerken, Viorel bu gürültünün ortasında iki dakika içinde uykuya dalar. Athena da dansa katılır ve gece yarısına kadar dans ederler. Athena bu dans sırasında kendinden geçer. Ev sahibinin bu ritüeli dedesinin eşyaları arasında bulduğu bir kâğıttan öğrendiğini öğrenir. Ve her gün düzenli olarak bu ayinlere katılmaya başlar. Bu dans ve müzik artık onun ‘ritüeli’ olmuştur. İş yerindeki arkadaşlarına da bu dansı öğretir ve oradaki insanların beğenisini kazanmaya başlar. Bu, Athena’nın “Portobello Cadısı”na dönüşümünün başlangıcını işaret eder.


Portobello Cadısı Kitabının Açıklaması

Gizemli bir kadının öyküsü

Onu yakından tanıyan, belki de hiç tanımayan dostlarının ağzından Kim olduğumuzdan emin olmasak da, kendimize karşı her zaman içten olma cesaretini nasıl ediniriz?

Paulo Coelho, yeni romanı Portobello Cadısı`nda bu sorunun yanıtını arıyor. Portobello Cadısı, Athena adlı gizemli bir kadının öyküsünü, onu çok iyi tanıyan -ya da hiç tanımayan- yakınlarının ağzından anlatıyor.

İnsanlar bir gerçeklik yaratıyorlar, sonra da kendi yarattıkları gerçekliğin kurbanı oluyorlar. Athena işte buna başkaldırdı ve bunun için büyük bir bedel ödedi…

Heron Ryan, gazeteci

Athena, duygularımı biraz olsun göz önüne almadan kullandı ve yönlendirdi beni. Hocamdı, kutsal sırları aktarmayı, aslında hepimizde var olan o bilinmeyen gücü uyandırmayı üstlenmişti. O yabancı denize atıldığımızda, bize yol gösterenlere körü körüne güveniriz, çünkü bizden daha fazla bildiklerine inanırız…

Andrea McCain, tiyatro oyuncusu

Athena`nın en büyük sorunu, 21. yüzyılda yaşayan bir 22. yüzyıl kadını olması ve bu gerçeği hiç gizlememesiydi. Bir bedel ödedi mi? Kuşkusuz, ödedi. Ama coşkuyla taşan gerçek benliğini bastırsaydı, çok daha büyük bir bedel ödeyecekti. Durmadan başkaları ne der diye kaygılanan, kırgın ve mutsuz biri olacaktı.

Deidre O`Neill, Edda diye biliniyor.


Yorum yapın