Güvercin Gerdanlığı Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Güvercin Gerdanlığı'nın Fotoğrafı

Kitap Güvercin Gerdanlığı
Yazarı İbn Hazm
Türü Romanlar
Kategoriler En Çok Okunanlar
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 2020

İbn Hazm tarafından 2020 yılında kaleme alınmış olan Güvercin Gerdanlığı kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Güvercin Gerdanlığı pdf, Güvercin Gerdanlığı konusu, Güvercin Gerdanlığı karakterleri, Güvercin Gerdanlığı yorumları, Güvercin Gerdanlığı açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Güvercin Gerdanlığı – İbn Hazm


Güvercin Gerdanlığı Kitabının Konusu

Güvercin Gerdanlığı adlı eserde anlatılanlar hangi dil, din, inanış, millet ve topluluk olursa olsun, insanın hiç değişmeyen duygusal yönlerini ele alıyor. Aşka, sevgiliye ve dostluğa dair yazılmış bir kitaptır. Aşık olanın sevgiliye olan hediyesidir. Aşık ile sevgili arasında yaşanan acı tatlı bütün olup bitenleri okurken dostluk, arkadaşlık, vefa gibi kavramları da sorgulamamıza sebep olur. İbn Hazm işlediği konuyu kasidelerle, şiirlerle süslemiş, okuyan kişiyi tam anlamıyla doyurmuştur. Hatta işlediği konunun içeriğine uygun ayetlerden, hadislerden yararlanarak ilahiyata da uzanır ve, maneviyat duygulara da yer vermiştir.

Künyesi Ebû Muhammed, lakabı İbn Hazm, bu kitabı bir dostunun ricası üzerine yazmıştır. Aşkı bazen kendi tecrübelerinden yararlanarak anlatırken bazen de şahit olduğu ya da anlatılanlardan alıntı yaparak anlatmıştır. Ne var ki aşk zamansız bir kavramdır, onu ancak yaşayan kişi anlayabilir.

İbn Hazm kitabı otuz bölüme ayırarak anlatmıştır.


Güvercin Gerdanlığı Kitabının Özeti

Bunların ilk on tanesi aşkın şakayla karışık bir duyguyla başlayıp yavaş yavaş, aşık olanı sevdiğinin yörüngesine sokan, aklın devre dışı kaldığı hafif sarhoşluğu anlatır. Aşık olma yolları farklı olsa da sonuç değişmez, kişi bu sarhoşluktan mutludur. Diğer dokuz madde de iki kişinin mahremine üçüncü kişilerin şahit olarak dahil olmalarıyla, dostluğa, vefaya ve anlayışa olduğu gibi büyük erdemli insanların varlığına duyulan ihtiyaçtan bahsedilir. Bütün zorlukların bitip kavuşmanın bahsedildiği yirminci bölümde, sevdiğine kavuşmanın Allah’ın dört dörtlük rahmeti olarak anlatılır. Diğer sekiz bölümde kavuşamayan aşıkların, çektikleri sıkıntılar, dostluğun, vefanın getirdiği sır saklayabilme, tarafları anlayışla karşılayarak destek olmaları anlatılır. İnsanın doğal tabiatında sevgi ve aşk olduğu gibi habis ve hasis duyguların da olduğu örneklerle anlatılırken son iki bölümde de aşk gibi büyük bir duygunun aklın önüne geçip, nefse boyun eğmesiyle Allah’ın emirlerine karşı gelerek günah işlemeleri anlatılır.

Son olarak “Kurtuba’ya Ağıt” bölümünde Endülüs’te yaşanan olaylar, o dönemin toplum yapısı, sosyal yaşantısı ve İbn Hazm’ın üzüntülerini yazdığı ağıtla son bulur.

Tufanın bitişiyle Hz.Nuh’un Gemisi Cûdi Dağı’na yaklaştığın da, Nuh aleyhisselam suyun seviyesini öğrensin diye kargayı gönderir. Fakat karga leşleri görünce dönüp haber vermeyi unutur. O gelmeyince güvercini gönderir. Güvercin gidip bakar, su seviyesini öğrenmek için ayaklarını suya sokar. Su tuzlu olduğu için ayaklarının tüyleri dökülür. Gelip Hz. Nuh’a suyun azaldığını haber verir. Nuh aleyhisselam da ona dua eder, kendisine bir kolye hediye eder. “Güvercinin Gerdanlığı” ismi oradan gelir. Bu sembol Klasik İslam edebiyatında çokça kullanılmıştır. Sevgilinin boynuna takılan, ölünceye kadar çıkarılmayan “aşk zinciri” anlamına gelen bir kavram olarak işlenmiştir.


Güvercin Gerdanlığı Kitabının Açıklaması

“Eğer bu dünya üzüntü ve kaygı dolu geçici bir dünya olmasaydı; eğer cennet bir ödül yeri, kötülük ve çirkinliklere karşı bir sığınak olmasaydı; sevgiliyle birleşmenin katıksız saf mutluluk, hiçbir şeyin bulandıramayacağı dupduru, üzüntü ve kederin kesinlikle yaklaşamadığı, dileklerin tamamlandığı, umutların son sınıra vardığı bir gönül şenliği olduğunu kolayca söyleyebilirdik. Tüm zevkleri denedim.

Acı tatlı her şeyi tattım: Sultanlarla birlikte olma, mal mülk elde etme, yokluktan sonra varlık, uzun bir yolculuktan sonra dönüş, tehlikeden sonra güven, ailemden çok uzaklara sürüldükten sonra yeniden özgürlük…

Bunların hiçbiri kavuşmanın sevgilide bıraktığı etkiyi bırakmaz. Bu durum daha çok, sevgili uzun bir süre âşığın aşk ateşinin yanmasını, umut ateşinin alevlenmesini engellediği zaman daha gerçektir.

Gerçi âşığın kalbinde aşk ateşi devamlı yanar. Ne yağmurdan sonra otların taze açması, ne baharda karabulutların kaybolmasından sonra çiçeklerin parlaklığı, ne de yemyeşil bahçelerle çevrili bembeyaz sarayların zarafeti, güzel huylu, iyi karakterli, övünüp beğenilen niteliklere sahip bir sevgiliyle kavuşmaktan daha güzeldir. Gerçekten, harikulade diller bu sevinci tasvir etmekten acizdir; tadını anlatamazlar. Kavuşma sonucu ortaya çıkan durum gönülleri şaşkına çevirir, zekâları durdurur.”

(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yapın