Seher Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Seher'in Fotoğrafı

Kitap Seher
Yazarı Selahattin Demirtaş
Türü Hikaye Kitapları
Kategoriler En Çok Okunanlar
Kitap Önerileri
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı Dipnot

Selahattin Demirtaş tarafından Dipnot yılında kaleme alınmış olan Seher kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Seher pdf, Seher konusu, Seher karakterleri, Seher yorumları, Seher açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Seher – Selahattin Demirtaş


Seher Kitabının Karakterleri

Seher: Evin en büyük kızıdır. Aynı iş yerinde çalıştığı Hayri’ye aşık olur.

Sultan: Kızını kurtarmak için kocası tarafından dayak yiyen ev hanımıdır.

Gani: Sultan’ın eşi ve evin babasıdır.

Hadi: Seherin kendisinden 3 yaş büyük abisidir.

Engin: Evin en küçük oğlu daha on beşinde yeni yetme bir delikanlıdır.

Pınar ve Kader: İki küçük kız çocuğudur.

Hayri: Seher’in sevdiği adamdır.


Seher Kitabının Konusu

Kitaba ismini veren ‘Seher’i, Adana’da bir namus cinayetine kurban giden bir genç kızın hikâyesini konu edinir.

Kitap 12 öyküden oluşur:

  • İçimizdeki Erkek
  • Seher
  • Temizlikçi Nazo
  • Bildiğiniz Gibi Değil
  • Kara Gözlere Selam Olsun
  • Cezaevi Mektup Okuma Komisyonuna Mektup
  • Denizkızı
  • Halep Ezmesi
  • Ah, Asuman!
  • Annemle Hesaplaşmalar
  • Tarih Kadar Yalnız
  • Sonu Muhteşem Olacak

Seher Kitabının Özeti

Seher, âşık olduğu adam, yani Hayri ile tanışmak için pastaneye gider. O gün bayramdır. Hayri’yi çok sever. Annesi Sultan ona izin verir. Ne de olsa kızına güveni tamdır. Asla dürüst olmayan bir şey yapmaz.

Hayri, Seher’in yanına gelir. Seni arkadaşlarımın arabasıyla eve bırakalım der. Seher başta tereddüt etse de Hayri’yi sevdiği ve ona güvendiği için kabul eder. Kendisine bir şey olmayacağından emindir. Hayri ve arkadaşları biraz dolaşmak bahanesiyle arabayı ıssız bir ormana sürerler. Seher direnir ama başarısız olur. Seher için dünya durmuştu, Hayri ve arkadaşları hareket halinde, ona saldırmaya başlar. Bu duruma dayanamayan Seher bayılır. Uyandığında kendini evinin yakınında terk edilmiş bulur. Muhtemelen bana araba çarptığını düşünür. Kanlar içinde evine varır. Sultan anne, kızına ne olduğunu anlar ama soramaz. Kızını güzelce yıkar ve yatağına yatırır. Pınar ve Kaderde ‘de ağlar. Ne olduğunu anlamasalar da anneleri ve ablaları ağladığı için onlar da ağlar. Amcalar bir karar vermeye çağrılır, ancak karar zaten bellidir. Seher yaptığı namussuzluğun bedelini canıyla ödeyecektir. Tecavüze rıza gösterip göstermediği bile sorulmaz. Sabah güneş parlamaya başlar. Bugün Seher ölecek ve aile namusunu temizlemek için sokağa çıkıp insanların yüzüne bakabileceklerdir. Seher, küçük kardeşleri Kader ve Pınar’a veda eder. Annesinden ayrılmak istemez.

Gani hanesinin adamları, oğulları Hadi ve Engin’i alıp zorla ıssız bir yere götürürler. Bu iş için Engin görevlendirilmiştir. Babam bu işi yapamaz, evin en büyüğüdür. Ailenin geri kalan üyeleri onurlarını korumalıdır. Evin en büyük oğlu Hadi bu işi yapamaz. Çünkü o evlenmek için nişanlıdır. En uygun aday Engin’dir. Bu kutsal görev ona verilmiştir. Mutlaka yapmalıdır.

Seher yalvarmaya başlar. Her ne kadar beni öldürme dese de faydasız olur. Engin ailenin namusunu temizlemelidir. Seher, babasının ve ağabeyinin elini öper, ağabeyine sarılır, sımsıkı koklar ve onu öper. Sonra diz çöker. Çukurova’nın soğuk toprağına Seher’in sıcakkanı dökülür.


Seher Kitabının Açıklaması

Seher’deki hikâyeler, heveskâr işi değil insana ve yaşama duyulan derin sevginin ince bir mizahla harmanladığı has yazar işi metinler. Karşımızda, tutsaklık günlerinde vakit doldurmak için yazan biri değil, bugüne kadar ortaya çıkmamış, okura ulaşmamış bir edebiyatçı var.

Demirtaş’ın hikâyelerini okuyunca, keşke halkına, ülkesine, dünyaya karşı duyduğu sorumluluk ağır basmasaydı da yazar olsaydı diye hayıflandım. Sonra, edebiyat-sanat damarımın bencilliğinden utandım: o zaman, edebiyat bir yazar kazanacak ama Türkiye Demirtaş kalibresinde bir siyasetçiden, geleceğin önemli bir liderinden, barış ve özgürlük umudundan yoksun kalacaktı.

– Oya Baydar –

Siyaset ve sanat disiplinleri birbirine benzemez. Siyaset; doğru zamanda siyasi açıdan doğru olanı söylemek ve gerçek düşünceleri saklamak ilkesine sahipken, sanatçı deyim yerindeyse yüreğini kazıyarak en gizli duygularını, en büyük kitleyle paylaşmaya koşullanmıştır. Bu açıdan Selahattin Demirtaş’ın değerli öykülerini özel bir yere koymamız gerekir diye düşünüyorum. Acılar karşısında duyarlı bir yüreğin çığlığını yansıtan bu öyküler, siyasetten çok daha derin bir insani damara dokunuyor.

Kitabın özenli ve akıcı bir Türkçeyle yazılmış olması, hem estetik hem de toplumsal açıdan ayrıca övgüye değer. Bu ülkedeki herkesi birleştirecek olan ortak payda sanatın büyülü yaratıcılığında gizli. Çünkü sanat, vicdanın dilidir. Selahattin Demirtaş da bu dili konuşuyor.

– Zülfü Livaneli –

(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yapın