Yazar Rasim Özdenören Kimdir? Eserleri, Kitapları, Sözleri, Hayatı, Ödülleri

Rasim Özdenören'in Fotoğrafı

Yazar Rasim Özdenören
Doğum 1940, Kahramanmaraş
Ölüm 2022, Ankara
Meslek Yazar, Bürokrat

Rasim Özdenören kimdir, Rasim Özdenören’in eserleri nelerdir, Rasim Özdenören kaç yaşındadır, Rasim Özdenören kaç yılında ve nerede doğmuştur, Rasim Özdenören kaç yılında ve nerede ölmüştür, Rasim Özdenören’in hayat hikayesi ve Rasim Özdenören hakkında ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda bulabilirsiniz!



Rasim Özdenören Kimdir?

Maraş’ta 1940’ta doğan yazar babasının İnşaat mühendisi olarak Bayındırlık İl Müdürlüklerinde fen memuru olarak çalıştı. Rasim Özdenören, babasını 25 Mayıs 1982’de, annesini 6 Şubat 2002’de kaybetti. İlk ve orta öğrenimini Maraş, Malatya, Tunceli gibi Güney ve Doğu şehirlerinde tamamladı. İ.Ü. Hukuk Fakültesini ve İ.Ü. Gazetecilik Enstitüsü’nü bitirdi. Rasim Özdenören, lise öğrenciliği sırasında edebiyatla yakından ilgiliydi ki böylelikle bir arkadaş grubunun içindeydi. Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Alaeddin Özdenören ve Mehmet Âkif İnan’dan oluşan bu grup bir yandan Türkiye’nin önde gelen edebiyat dergilerini izliyor, bir yandan da yerel gazetelerde sanat sayfaları düzenliyordu. Devlet Planlama Teşkilatı’nda uzman olarak çalıştı. Bir ara araştırma amacıyla ABD’nin çeşitli eyaletlerinde, 1970-1971’de iki yıl kadar kaldı. 1975 yılında Kültür Bakanlığı Bakanlık Müşavirliği görevine geldi. Aynı bakanlıkta bir yıl da müfettişlik yaptı. 1978’de istifa ederek ayrıldığı devlet memurluğuna bir süre sonra tekrar döndü.

Özdenören, 1962 yılında Sezai Karakoç’la tanıştı. Bu tanışma sanat hayatının ve düşünce dünyasının şekillenmesinde etkili oldu. 1962-65 yılları arasında yaklaşık üç yıl yazı yazmadı. Sezai Karakoç’un isteği üzerine tekrar hikâye yazmaya başladı. Türk hikâyesine getirdiği yerlilik unsuruyla, sağlam kurguyla birlikte işlettiği son derece rafine diliyle Türk hikâyesinde ayrı bir önem kazanan Rasim Özdenören 1969’da Nuri Pakdil, Mehmet Âkif İnan, Erdem Bayazıt ve Alaeddin Özdenören’le birlikte Edebiyat dergisinin kurucuları arasında yer aldı. Özdenören, Denize Açılan Kapı adlı eseriyle 1984 yılında Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Hikâyecisi Ödülü’ne layık görülmüştür. İki Dünya adlı deneme kitabı da 1978’de Türkiye Milli Kültür Vakfı tarafından fikir dalında Jüri Özel Ödülü’nü kazanmıştır.”

Çok Sesli Bir Ölüm ve Çözülme adlı hikayeleri ayrıca TV filmi yapılmış, bunlardan Çok Sesli Bir Ölüm, Uluslararası 1977 Altın Prag TV Filmleri Festivali’nde Jüri Özel Ödülü aldı. Bu ödül de, TRT Televizyonu’nun ilk ödüllerindendir.


Rasim Özdenören’in Eserleri

  • Gül Yetiştiren Adam
  • Kafa Karıştıran Kelimeler
  • Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı
  • Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler
  • Müslümanca Yaşamak
  • Yaşadığımız Günler
  • Çarpılmışlar, Çözülme
  • Çok Seseli Bir Ölüm
  • Hastalar ve Işıklar
  • Yeni Dünya Düzeninin Sefaleti
  • Ruhun Malzemeleri
  • Ben ve Hayat ve Ölüm
  • Yeniden İnanmak
  • Denize Açılan Kapı
  • Red Yazıları
  • Köpekçe Düşünceler
  • Düşünsel Duruş
  • Aşkın Diyalektiği
  • Eşikte Duran İnsan
  • Yazı, İmge ve Gerçeklik
  • Ansızın Yola Çıkmak
  • İmkânsız Öyküler
  • Siyasal İstiareler
  • Çapraz İlişkiler
  • Kent İlişkileri
  • Acemi Yolcu
  • Açık Mektuplar
  • İki Dünya
  • Hışırtı
  • İpin Ucu
  • Kuyu
  • Yüzler
  • Toz

Rasim Özdenören Sözleri

  • Hem bu deveyi güdecek, hem bu diyarda kalacağız. Çünkü deve de bizim, diyar da.
  • Kimse olduğum gibi görmek istemiyor beni. Herkes kendi icat ettiği gibi bakıyor bana.
  • Ben, asıl kendi hatalarından kaçan, kendi hatalarını görmezlikten gelen tavırdan korkarım.
  • Doğmamış çocukların rızıkları yüzünden uykuların kaçtığı dünyada bir bozukluk olsa gerek.
  • Bildikleriyle amel etmeyen birinin, bilmediklerini öğrenme çabasına düşmesi anlamsız olmaz mı?
  • Müslümanın anti emperyalist oluşu, basit bir siyasi tavır alma meselesi olarak yorumlanmamalı.
  • Sözünün söylenmeye değer olduğuna inanan kimsenin bu sözünü söylemekten vazgeçtiğine tanık olunmamıştır.
  • Derdi olan insan okur, derdi olmayan da okuyarak dert sahibi olur. Asıl mesele bir derdimizin olmasıdır.
  • Küstaha şefkatle davranıldığında yola geleceğini düşünen aldanır: ona, onun anlayacağı dille konuşarak haddi bildirilmelidir.
  • Geç demek, çaresizlik demektir. Yani Kitapdiyari.net artık yapacağı bir şeyin kalmadığına inanmak demek. Oysa biz daha yeni başlıyoruz.
  • Bol bol okuyun ve okumayı terk etmeyin. Derdi olan insan okur, derdi olmayan da okuyarak dert sahibi olur. Asıl mesele bir derdimizin olmasıdır.
  • İslam Allah’ın indirdiği ve kabul ettiği tek din olarak, başka hiçbir dünya görüşüyle, başka hiçbir fikirle, amelle uzlaşmaya girmeye muhtaç değildir.
  • Eğer ilim, “hazmıyla” birlikte gelmezse, o ilim insanı bozar, yolunu şaşırtır.
  • Ancak halen Müslümanların önünde duran handikaplardan biri, onların İslam’ı anlamak hususunda karşı karşıya bulundukları güçlüktür.
  • Ağlamak… yalnız gözyaşı dökebilen insan anlayabilir bazı şeylerin hikmetini.
  • Kimi zaman başkalarının adaletindense, kendi inandıklarına sığınmak yeğdir.
  • Dünyevi zeminde en güzel ağlama biçimi, sevgiliyle baş başa gerçekleştirilendir.
  • Yanan her yürek, nerde bir alçak varsa onun yüreğine saplanan bir hançer olmalı.
  • “Yarın” diye düşünülen şey artık çoğumuz için öte dünya kaygısı olmaktan çıkmıştır.
  • Bir insanın amelleri şeriata uygun değilse, onu uçarken bile görseniz itibar etmeyin.
  • Bugün Müslüman olduğunu söyleyen milyonlarca insan, aslında İslam’ın hakikatinden uzak bir hayat sürmektedir.
  • Ve şimdi, öyle düşünüyorum ki, tecrübe denilen şey, insanın hayatında yer etmiş olan hayal kırıklıklarının toplamıdır.
  • Biz, Osmanlı’yı bütün hatalarına ve her şeye rağmen mücerret bir İslami gayret içinde gördüğümüz için severiz.
  • Kuru ağacı canlandırma niyetiyle sulayabileceğin gibi, onu çürütmek için de sulamanın yolu açıktır. Üstelik her ikisi için gerekli olan eylem birbirinin aynıdır.
  • İslami bilincin iade edilmesi soyut olarak doğru düşünmekle elde edilemez. Doğru düşünme tarzını, aynı zamanda bir yaşama alışkanlığı haline koymak gerekiyor.
  • Yapacak işi olan, diyecek sözü olan onu söylüyor ve onu yapıyor. Yapacak işi, diyecek sözü olmayansa, başkasının yapıp ettiklerinin dedikodusunu yapmakla meşgul oluyor.
  • Çünkü beklemek çok korkunçtur, usul usul geleceğini bilerek ama ne zaman ölüm meleğinin kanadını açıp kendisini kapacağı anı bilmeden, bu meçhul anı bilmeden beklemek.
  • Bence bir insanı tanımanın tek bir yolu vardır, onu bitmiş kabul etmek. Onu artık yaşamıyor saymak. İnsan ancak böyle bakınca onu olduğu gibi, tamamlanmış olarak görebilir.
  • İnsan ancak Allah’ın rızası için hareket ederse hasbiliğini de nefsinin iğvalarından korumuş olur. Yoksa mücerret hasbî olma iddiası insanı kolaylıkla nefsinin rızasına râm edebilir.
  • Görmenin düzenini Allah öğretti. Onun öğrettiği yol dışında bir yol denemek boşuna uğraşmaktır. İnsan sahiden görmek istiyorsa, kendisine öğretilen yola teslim olacaktır.
  • Aslında, ilim denilen vakıanın mücerret gayesi, insanın kendi nefsini beğenmekten alıkoyması, artı, ilinde derinleştikçe, kendi hiçliğini, aczini daha derinden hissetmesine yol açmasıdır.
  • Batı kafa yapısı, dini felsefe haline getirmiştir. Dinin hayata müdahale edecek, hayatı sevk ve idare edecek özünü iptal etmiştir. Marx, din afyondur, derken asıl bunu anlatmak istiyordu.

Rasim Özdenören Alıntıları

    Gül Yetiştiren Adam

  • Ölüm nedir biliyor musun? Önünde sonunda çalacağımız tek hakikat kapısı…
  • İnsanlar aslında birbirini tanımadıkları için severler, tanıdıktan sonra nefret ederler birbirlerinden.
  • Kimse olduğum gibi görmek istemiyor beni. Herkes kendi icat ettiği gibi bakıyor bana.
  • İnsan aslında ölüm karşısında daima hüsrana uğrar ama bu ölüm asla kendi ölümü olmaz; o, daima başkasının ölümü karşısında hüsranı tadar.
  • İşte, karşısındaydı şimdi. Bir sanrı gibiydi. Çok iyi tanıdığı fakat hiç görmediği bir sevgili.
  • Bol bol okuyun ve okumayı terk etmeyin. Derdi olan insan okur, derdi olmayan da okuyarak dert sahibi olur. Asıl mesele bir derdimizin olmasıdır.
  • Kuşkusuz, sonucun zafer olmasını dileriz, fakat amaç zafer değildir. Amaç, Allah’ın rızasını kazanmaktır. Onun rızasını kazanabilmişsem, görünürde yenilmiş de olsam gerçekte galip sayılırım.
  • Bol bol okuyun ve okumayı terk etmeyin. Derdi olan insan okur, derdi olmayan da okuyarak dert sahibi olur. Asıl mesele bir derdimizin olmasıdır.
  • Yalnızca mekândan, dünyadan, çevrenizden bir uzaklaşma hali. Yeniden kendinize gelmeniz için bir şeyle sarsılmanız gerek. Çok güçlü bir şey olmasa da olur o şey.
  • Farkına varmadan adeta Müslümanca yaşamayı kendimize yakıştıramıyoruz.
  • Zaman, acıma bilmez çarklarını, her gün bir şeyleri silip götürerek durmadan döndürmüştür.
  • Artık ruhumuz her şeye hazırdır. Sebepsiz bir hüzne de, yersiz bir sevince de.
  • Yalnızca mekândan, dünyadan, çevrenizden bir uzaklaşma hali. Yeniden kendinize gelmeniz için bir şeyle sarsılmanız gerek. Çok güçlü bir şey olmasa da olur o şey.
  • Seni aldatan ya da sana yalan söyleyen birine karşı sadece sessiz kal, onu umursama bile. Unutma; nefret etmek bile anımsamaktır. Onu nefretinle bile ödüllendirme.
  • Zaman, acıma bilmez çarklarını, her gün bir şeyleri silip götürerek durmadan döndürmüştür.
  • Bütün mesele bir mücadelede kendine ait avantajları kullanabilmektedir. Bu avantaj, mücadelenin rakip tarafının haiz olmadığı bir faktörü mücadele esnasında işletmekten başka bir şey değil.
  • Edep, yalan karşısında hakikate sözcülük edecek tavra sahip çıkmaktır. Edep, ceberut yalan karşısında, sessiz hakikatin yanını tutmaktır…
  • Geç demek, çaresizlik demektir. Yani artık yapacağı bir şeyin kalmadığına inanmak demek. Oysa biz daha yeni başlıyoruz. İşin başındayız daha, öyle değil mi?
  • Kendi hayatını sürdüren bir derviştir o, kimseye kendisi gibi yaşamasını öğütlemez.

Yorum yapın